Bundan yirmi beş yıl önce aramızdan ayrılan Barbara'yı konu alan programlarımızın ikincisinde, sanatçının 1968-1996 yılları arasında yayınladığı albümlerden seçtiğimiz parçaları dinledik.
Programa Barbara'nın 1968 tarihli Le soleil noir [Siyah güneş] albümünden "Mes hommes" [Erkeklerim] adlı şarkıyla başladık. Bu parçayı aşk yaşadığı erkeklere değil ona turneleri boyunca eşlik eden müzisyenlerine adamıştı Barbara. Yıllar geçtikçe ve sanatçı müzikal anlamda evrildikçe, bu sayısı artan bu isimlerden en fazla öne çıkanları Roland Romanelli ve Gérard Daguerre’di şüphesiz. Oldukça eğlenceli ve bir o kadar da dokunaklı bu parçayı dinleyenler aynı zamanda, “sanatçı hayatı” denen kavram hakkında da fikir edinme fırsatını buluyordu.
1968 tarihli albümünün isim şarkısı "Le soleil noir" ile repertuarını fazlasıyla karanlık ve kasvetli bulanlara cevap veren Barbara, “Uzaklardan geliyorum ve güneşim kapkara” derken kendisi de sahneye mutlu, neşeli ve umutlu şarkılarla çıkmak istese de hayatın kendisini bunu yapmaktan alıkoyduğunu belirtiyordu adeta. Hayatı o zamana kadar sadece acı hatırlara dolup taşmış, savaşın travmatize ettiği çocukluğu ensest ve sefaletin gölgesinde geçmişti. İşte bu albümde yer alan bir başka parça olan "Mon enfance"da [Çocukluğum] bu yıllardan bahsediyordu sanatçı bize. Gestapo tarafından takip edilen Serf ailesi, Saint Marcelin köyünde yaşarken birisi kapıyı çalığında titreyip saklanmak zorunda kalıyordu. Okula giderken annesi Esther, ona Yahudi olduğunu kimseye söylememesi gerektiğini tembihlemişti. Barbara da “Haydutlar gibi yaşardık ve düşününce bunu severdim” sözleriyle bahsediyordu o günlerden şarkısında ve "Yolculuk ederken anılarda, geri dönmemek gerekir asla çocukluğun kutsal zamanına, çünkü tüm anılar arasında çocukluk anılardır en beteri, çocukluk anılarıdır bizi parçalayanlar” diyordu.
Barbara 1969’da Olympia’da Georges Moustaki ile birlikte sahne alırken ikili sahnede ünlü "La dame brune" [Esmer kadın] adlı parçayı seslendirdi. Bu konserlerle birlikte sanatçı artık üzerine yapışmış olan politik “Sol Yaka” etiketinden tamamen kurtulmuş, kendine özgü sesiyle kolay kolay sınıflandırılamayan bir şarkıcı konumuna yükselmişti. Barbara’nın sahne performansı da büyüleyiciydi. Onun varlığı sahneye adeta bir yatak odası havası veriyor, izleyiciler yüce bir dişilik hissi yayan bu kara meleğin mahremiyetlerini ihlal etmesinden mutlu oluyor, onun bir peygamber böceğininkini andıran ince uzun gövdesi ve zarif jestleri karşısında hipnotize oluyorlardı. “Uzun boylu esmer kadın” onları "Nantes ve Göttingen"le geride bırakılmaya çalışılan geçmişin, "Dis, quand reviendras-tu?" ve "Attendez que ma joie revienne" ile mutsuz aşk hikâyelerinin, "La Solitude ve Drouot" ile hüzün ve yalnızlıkla dolu anıların, "Le Mal de Vivre" ve "À mourir pour mourir" ile de varoluş sancılarının içine çekiyordu. Atmosfer, tıpkı "Pierre"de olduğu gibi birkaç nota ve sözle ustaca oluşturuluyor, piyanodan çıkan farklı tınılar ve kendini tekrarlayan notalar adeta kalıcı bir boğulma hissi yaratıyordu. Sanatçı, havayı değiştirmek için bu kez ya "Au bois de Saint-Amand" gibi tekerleme tadındaki şarkılara ya da femme fatale karakterini ortaya çıkaran "Si la photo est bonne" ve "Le Bel Age" gibi parçalara başvuruyor, bu sayede seyircisine biraz olsun nefes aldırıyordu. Bununla birlikte bu şarkılar arasında yer alan "Drouot"ya ayrı bir parantez açmak gerek. Drouot ya da tam adıyla Hôtel Drouot, Paris’teki ünlü bir müzayede salonu. Şarkıda da bizi bu salona götürüyor Barbara ve sahip olduğu değerli eşyaları satmak zorunda kalan bir kadının hikâyesini anlatıyor bize. Hem Barbara’nın hem de Fransız şansonun en iyi yazılmış şarkılarından biri olan parçada yaklaşık üç buçuk dakika boyunca, sanatçı kelimeleri öylesine büyük bir ustalıkla kullanıyor ki kendimizi o müzayede salonunun içinde değerli eşyalarıyla birlikte bir anlamda tüm geçmişini satmak zorunda kalan iki büklüm olmuş, bitkin kadının yanı başında hissediyoruz.(1)
Sahnedeki tüm bu ihtişama ve izleyicisiyle kurduğu tarifsiz bağa rağmen 1969 yılının Şubat ayında, Olympia’da verdiği bir konserin sonunda sahne hayatına son verdiğini açıklayarak hayranlarını şoke eden Barbara, 1970 yılının başında Madame müzikalinin bestelerini kaleme aldı. Oyun başarısız olsa da Şubat ayında yayınlanan aynı adlı albüm ve birkaç ay sonra piyasaya çıkan, çocukluk günlerinin en kötü hatıralarının metaforu olarak tanımladığı meşhur "L’Aigle noir" [Siyah kartal] 33’lüğü o yıla damgasını vurdu. Bu şarkıyı yazmak için gördüğü bir rüyadan ilham almış sanatçı. Söz konusu rüyada bir kartal gökyüzünden süzülüp onun üzerine konuyormuş. Beste içinse Beethoven’ın bir sonatından esinlenmiş. 1970’in yaz aylarında piyasaya çıkan parça, sonbaharda müzik listelerinin zirvesine yerleşmişti. Bununla birlikte şarkıda aslında ne anlatılmak istendiği gizemini hâlâ koruyor zira Barbara’nın 1997’de yayınlanan otobiyografisinde, çocukluk yıllarında babasının tacizine uğradığını açıklamasının ardından, gökyüzünden inen ve onun uykusunu bölen kartalın aslında sanatçının babasını simgelediğine dair yorumlar var. Bu tacizler Barbara on yaşındayken başlamış, ailedeki herkes de buna göz yummuştu. Barbara genç kızlık döneminde jandarmaya şikayette bulunsa bile bu şikayet dikkate alınmamış, babası kızının bunları uydurduğunu söyleyerek onu eve geri götürmüştü. On dokuz yaşına geldiğinde evi terk eden Barbara, bu konudan ancak ölmeden kısa süre önce yazmaya başladığı anılarında, ensest ve taciz kelimelerini kullanmadan bahsedecekti. Tüm bunların yanı sıra Musevi bir aileden gelen ve İkinci Dünya Savaşı sırasında henüz küçük bir çocukken Vichy yönetiminden kaçmak zorunda kalan Barbara’nın, parçadaki siyah kartal aracılığıyla Nazi rejiminin amblemini kast ettiğini düşünenler de mevcut.
1971’de Jacques Brel’in yönettiği Franz isimli filmde rol aldıktan sonra ertesi yıl savaş temasını ele alan "Perlimpinpin" adlı parçayla dikkat çeken Amours incestueuses, 1973’te ise William Sheller ile birlikte çalıştığı La Louve isimli albümleri yayınladı Barbara. La Louve'da yer alan parçalardan biri "Ma maison" [Evim] adını taşıyordu. Gerçek anlamda içinde yaşadığı bir yapıdan ziyade hayalinde inşa ettiği bir evden bahsediyor sanatçı bize bu şarkıda. Bir bahçeyi andırıyor bu ev, bu bahçedeki gölde çiçekler kendi yansımalarını izliyor, bu yansımalar da bahçede esen rüzgârı güzel kokularla donatıyor. Bu evin içine kendi odasını da ekliyor Barbara. Bir kiliseyi andıran bir oda bu. Kendini orada hem rahip hem Tanrı hem melek hem de şeytan gibi hissediyor. Nihayet bu odanın içine, yatağını ekliyor sanatçı. Bu yatağı da savaşların yaşandığı bir arenaya benzetiyor. Bu arenada kâh ölünüyor kâh yarını düşünmeden yaşamaya devam ediliyor.
1975-76 yılları arasında kendinden on dört yaş küçük olan aktör Pierre Arditi’yle romantik bir ilişki yaşayan Barbara, 1978’de bir kez daha Olympia sahnesinde boy gösterdi. Sanatçının hazırlıklarına 1979’da başladığı Seule adlı çalışması ise 1981’in Ocak ayında piyasaya çıktı ve o yılın en iyi iş yapan albümlerinden biri oldu. Yine 1981’de Fransa için yeni bir umut olarak görülen François Mitterrand’ın cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında yazdığı "Regarde" adlı parçayı Pantin sahnesinde verdiği konserler sırasında seslendiren Barbara, burada kendisini izlemeye gelen Mitterand’a sosyalistlerin simgesi olan kırmızı bir gül vermiş ve konseri onun için yazdığı bu şarkıyla açmıştı. “Bak; elinde kırmızı gül tutan bir adam, bir yol açtı farklı yarınlar için” diye başlayan bu parça, “Bu akşam bir şeyler değişti, hava sanki hafifledi, bunu tanımlamak zor. Bak tarihimizin semalarına, bir gül anılarımıza, çiziyor umudun resmini” dizeleriyle sona eriyordu.
1981'de gerçekleşen Pantin konserlerin bir başka özelliği de Barbara’nın sesinin bu konserler sırasında kalıcı olarak hasar görmesiydi. Sanatçı bunu hiçbir zaman saklamayacak, tam tersine yorumundaki kendine özgü dramatik yapıyı daha da güçlendirmek için kullanacaktı. 1985’te, Notre Dame de Paris müzikalinden de tanıdığımız Kanadalı söz yazarı ve yapımcı Luc Plamondon’la birlikte bir şarkıcı ile bir katilin hikâyesini anlatan Lily Passion adlı müzikali hazırlayan Barbara, söz konusu müzikalde ünlü aktör Gérard Depardieu ile beraber sahne aldı. Bu arada, müzikalde yer alan şarkıların stüdyo kayıtları sırasında çıkan bir anlaşmazlık, Barbara’nın yirmi yıldır birlikte çalıştığı Roland Romanelli’yle yollarını ayırmasına neden oldu.
1993’te Châtelet tiyatrosunda hayranlarının karşısına son kez çıkan Barbara, 1996’da Guillaume Depardieu ve Jean-Louis Aubert gibi isimlerle çalıştığı son stüdyo albümünü yayınlarken bu albüm sayesinde ertesi yıl düzenlenen Victoires de la Musique töreninde “En İyi Kadın Şarkıcı” dalında ödüle layık görüldü. Söz konusu albümün en dikkat çeken parçalarından biri sözü ve düzenlemesi Téléphone grubunun solisti olarak üne kavuşan Jean-Louis Aubert imzalı "Vivant poème" [Yaşayan şiir] adlı şarkıydı. Parçada elektrogitar ve elektronik klavyenin de kullanılması, şöhrete altmışlı yıllarda ulaşan Barbara’nın zamanın ruhunu yakalamasını da sağlıyordu bir anlamda.
Kendini bir “şarkıcı” olarak değil “şarkı söyleyen bir kadın” olarak tanımlıyordu Barbara. Bu mütevazı duruş şüphesiz, eserleri ve “en güzel aşk hikâyem” olarak adlandırdığı hayranları üzerinde bıraktığı etkiye dair en önemli ipuçlarından biriydi... Barbara’nın şarkıları ölümünden sonra Florent Pagny, Patricia Kaas ve Sylvie Vartan gibi birçok şarkıcı tarafından seslendirildi. Marie-Paule Belle, Daphné ve Mathieu Rosaz gibi isimler onun şarkılarına yer verdikleri albümlerle onu anarken 2017’de Zazie, Jeanne Cherhal, Dani ve Virginie Ledoyen gibi sanatçılar onun şarkılarını seslendirdikleri Elles & Barbara adlı albüm için bir araya geldi.
(1) Drouot:
Müzayede odasındaki hasır sepetlerin içine / Çılgın otuzlu yıllardan düşen bir parıltı / Bitpazarlarından müzayedeye taşımıştı / Geçmişteki bir sevgilinin verdiği eski bir mücevheri
İşte oradaydı, donmuş, güzel ve yürek burkan halde / Düğümlenen, çözülen, titreyen elleriyle / Kasım ayında bazen çıplak kalan ağaçlar gibi / Çıplak parmakları ve yıpranmışlığıyla hâlâ güzel olan o ellerle
Her sabah olduğu gibi, müzayede odasında / Bir kalabalık vızıldıyordu, ateşli ve sabırsız / Yeniden satmak için satın alanlar birkaç kuruşa / Artık var olmayan bir geçmişin muhteşem hazinelerini
Bu eski kırık gül ağacından yatakta / Kaç tane iç içe geçmiş gölge hayal etmişti birbirini beklemeyi / Eşyaların kendi sırrı vardır, kendi efsaneleri / Eşyalar fısıldar bize eğer bilirsek dinlemeyi
Çekiç havaya kalktı müzayede odasında / Bir kez, sonra bir daha ve sessizliğin içinde / "Alıyorum, hepsini geri alıyorum" diye bağırdı / "Burada sattığınız şey benim geçmişim"
Çok geçti artık müzayede odasında / Yalvaran sesi üzerine çekiç vuruldu bir kez daha / Her şey çok hızlı oluyor müzayede salonunda / Her şey çok hızlı oldu, duymadık bile olanları
Müzayede odasındaki hasır sepetlerin yanında / Bir kadın ağladı çılgın gibi geçen otuzlu yaşlarına / Ve aniden geçmişi geçti gözlerinin önünden / Gözlerinin önünden…
Çünkü hafızasının derinliklerinde yeniden doğmuştu. / Hafızasının derinliklerinde, unutulmuş bir yüz / Hafızasının derinliklerinden gelen tatlı bir yüz / Onun tek aşkı, onun tek aşkı…
Müzayede odasından ayrıldı bitkin bir şekilde / Birkaç banknotu buruşturuyordu titreyen ellerinde / Çıplak parmak uçlarıyla birkaç banknotu buruşturuyordu / Kayıp bir geçmiş için birkaç buruşuk banknot
Müzayede odasından ayrıldı bitkin bir şekilde / Uzaklaştığını gördüm, kambur ve yürek burkan bir halde / Geçmişteki aşkından hiçbir şey kalmamıştı geriye, / Bugün yitip giden o hatıra bile…
Kaynaklar:
- L'Odysée de la Chanson Française, Gilles Verlant, Hors Collection Editions, 2006
- 100 ans de chanson française, Louis-Jean Calvet, L'Archipel, 2006
- Barbara - La dame en noir, Henry-Jean Servat, Albin Michel, 1998
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Barbara | Mes hommes | La dame brune | 4:08 |
Barbara | Le soleil noir | Récital Pantin 81 | 4:48 |
Barbara | Mon enfance | La dame brune | 2:59 |
Barbara | Drouot | Théâtre des Variétés 1974 | 3:37 |
Barbara | L'aigle noir | Récital Pantin 81 | 4:30 |
Barbara | Ma maison | Récital Pantin 81 | 2:19 |
Barbara | Le Minotaure | Marienbad | 2:25 |
Barbara | Regarde | Récital Pantin 81 | 2:38 |
Barbara | Seule | Récital Pantin 81 | 3:50 |
Barbara | Ô mes théâtres | Châtelet 87 | 1:08 |
Barbara | Tire pas | Châtelet 87 | 2:45 |
Gérard Depardieu | L'île aux mimosas | Depardieu chante Barbara (Live) | 4:15 |
Barbara | Vivant poème | Barbara | 4:12 |